Müzikle Direnmek
810 – 890 Kassia ֎ 1098 – 1179 Hildegard von Bingen ֎ 1886 -1939 Ma Rainey ֎ 1933 – 2003 Nina Simone ֎ 1938 -1996 Ayşe Şan ֎ *1965 Tülay German ֎ 1990’lar Female Platformu ֎ 1990’lar Riot Grrrl ֎ 2011 Pussy Riot ֎ 2013 Beats By Girlz Global Network ֎ 2017 Keychange Girişimi ֎ 2021 EQUAL Programı (Spotify) ֎ 2021 Kreşendo
810 – 890
Kassia
Konuşmak gerektiğinde, sessiz kalandan nefret ediyorum.
Kassia
810 Konstantinople – 890 Kassos
Kassia, eserleri kendi adıyla birlikte günümüze ulaşmış, dünyanın ilk kadın bestecisidir. Fakat o sadece bir besteci değil, aynı zamanda düşündüğünü dile getiren bir şair, filozof, manastırını başarıyla uzun yıllar yöneterek idare becerisini kanıtlamış bir yönetici, toplumdaki gelişmeleri izleyen bir muhalif ve bir aktivisttir. Dolayısıyla yaptıkları ve yazdıklarıyla 2020’li yılların kadınlarına halen birçok konuda değebilen bir kişiliktir. Yaşadığı dönemde ve öldükten sonra ilahileri tüm Hristiyan dünyasında sınırlar aşan ün kazanmıştır. Besteleri, ölümünden sonra erkek bestecilere atfedilmeye çalışılmışsa da, ilahileri günümüz Ortodox kilisesinde halen söylenmektedir.
Daha geniş bilgi için bkz:
-KASSİA – Yüreklendiren Sözler (2024), Akkent, Meral, Us-Mac Lennan, Pırıl, Vartanyan Dilaver, Aylin, Vukašinović, Milan (Yayına hazırlayanlar).
-istanbulkadinmuzesi.org
–www.culture-civic.org
1098 – 1179
Hildegard von Bingen
Ben ruhumla görüyorum.
Hildegard von Bingen
1098-1179
Bingen’li Hildegard, şair, besteci, zamanının asi karakteri, cesur, özgür ve bilge bir kadın ve Benediktin manastırını yöneten bir başrahibedir. Tıp ve doğal tedavi yolları konularına ek olarak, biyografiler ve teolojik kitaplar yazdı ve daha da önemlisi bunları yayınladı. Yazmak, Orta Çağ’daki kadınlar için büyük bir riskti. Aklını ve bilgisini ortaya koyan bir kadından korkulmalıydı, çünkü bilgili bir kadın ancak cadı olabilirdi. Öyleyse yakılmalıydı.
Hildegard, kadınların orgazmı hakkında yazan ilk kadındı. Her yazısıyla tepki çekti, dönemin imparatoruna öfkeli mektuplar yazdı, kiliseyi yayınlarıyla öfkelendirdi. Ölümünden 800 yıl sonra, Papa tarafından azize ilan edildi.
Daha geniş bilgi için bkz:
-sanatkaravani.com
1886 -1939
Ma Rainey
Şarkı söylemek, hayatı anlamanın bir yoludur.
Ma Rainey
1886 -1939
“Blues’un Annesi” olarak adlandırılan Ma Rainey, özel sesi ile yirminci yüzyılın başlarında büyük dinleyici kitlesi ile hit plaklar satıyor ve büyüleyici sahne performansıyla tanınıyordu. Şarkılarını sözlerini yazıyor besteliyordu. Eserlerinde bağımsız ruhlu, biseksüel bir Afrikalı-Amerikalı kadının deneyimlerini yansıtıyordu. Fakat aynı yıllar Afrikalı Amerikalılar için sanat dünyası ayrımcılıkla zorlu mücadele alanı anlamına geliyordu. Sömürücü koşullarda çalışmaya ve Afrikalı-Amerikalı sanatçılara ödenen düşük ücretlei kabul etmeye mecbur bırakılıyorlardı.
Rainey’nin şarkıları, kalp kırıklığı, depresyon ve diğer hastalıklarla mücadele eden bir kadının hayat şartlarını tasvir ediyordu. Bu kadınlar erkek sevgililere güvenmiyor, toplumun dayatmaya çalıştığı kurallara boyun eğmiyorlardı. Örneğin “Oh Papa Blues” şarkısında Rainey, eski sevgilisinin yaptıklarından yakınırken, hemen ardından ondan nasıl intikam alabileceğini düşünmeye başlar. “Prove It on Me Blues“da ise, kadınlara ve erkek kıyafetleri giymeye ne kadar ilgi duyduğunu anlatır.
Daha geniş bilgi için bkz:
–catlakzemin.com
1933 – 2003
Nina Simone
Özgürlük, korkmamak demektir.
Nina Simone
1933 – 2003
Afrikalı-Amerikalı Nina Simone yalnızca caz ve blues müzisyeni değil, aynı zamanda bir sivil haklar aktivisti ve 1960’ların Siyah Güç (Black-Pover) hareketinin de sembolüydü.
Şarkılarında köleliğin yanı sıra Afrikalı-Amerikalı nüfusa yönelik ayrımcılığı, Siyah Hakları aktivistlerine yönelik sayısız cinayetleri kınadı, kendisini açıkça Black-Pover hareketinin yanında konumlandırdı, hayatı boyunca kendisini feminist ve politik bir şarkıcı olarak gördü. Bu iki sıfatın da kariyerine fayda sağlamadığını bildiği halde, kararlılığını sürdürdü.
Daha geniş bilgi için bkz:
–cazkolik.com
-Angela Y. Davis, Blues Legacies and Black Feminism, Vintage, 1999
1938 -1996
Ayşe Şan
Kalabalık bir sanatçı kadrosuyla, Türk ve Yunan sanatçılarla ortak bir konser verecektik. Konser alanına ben ve Ayşe Şan aynı arabayla gittik. Yolculuğumuz süresince Ayşe Şan bişeyler ezberliyordu… Merak ettim sordum. “Ayşe ne ezberliyorsun böyle , yoksa yeni bir türkü mü derledin?” Ayşe Şan; ” Yok nazé konser vereceğimiz yerde Yunanlılar da olacakmış, mahcup olmayım diye Rum halk türküsünü ezberliyorum” dedi.. Ezberlediği türküyü konserinde okudu… Çok büyük alkış almıştı.. Ayşe Şan için türkülerin dini, ırkı , dili yoktu… Bütün türküleri severek ve hakkını vererek okurdu.
Nezahat Bayram
Özgür Utuş, „Ayşe Şan – Efsane unutulmadı“, Berfin Dergisi, sayı: 5/ 2008.
Ayşe Şan bir Kürt kadın dengbêjdir. Halk arasında “Taçsız-Tahtsız Kraliçe” olarak anılır. Eyşana Kurd, Eyşe Xan, Eyşana Osman, Eyşana Êlî isimleriyle de biliniyor. Küçük yaşta müzikle tanıştı. Diyarbakır’daki evlerinde kurulan dengbêj divanlarıyla Kürt müziğini, kültürünü, tarihini, klamlarını öğrenerek ilk müzikal eğitimini aldı. Erken yaşta evlendirildi.
Erkek egemen ve feodal baskılara direndi. Kürtçe’nin yasaklanmasına direndi. Bağdat Radyosu‘nda Kürtçe şarkı programları yaptı. Antep, İstanbul, Almanya, Bağdat ve İzmir’de sürgün hayatı yaşadı.
Daha geniş bilgi için bkz:
-Zeynep Yaş, Hilmi Akyol , Ez Eyşe Şan im” (Ben Ayşe Şan’ım), 2008.
–www.culture-civic.org
*1965
Tülay German
Damarlarımda kan değil, isyan akıyor.
Tülay German
*1935
1956’da Üsküdar Amerikan Lisesi’nde “Okulu bitirince evlenecek misiniz, yoksa üniversiteye mi gideceksiniz?” sorusuna “Ben şarkıcı olacağım” yanıtını verir. Bu nedenle Amerikalı okul müdürü tarafından azarlanır. Müdüre “Miss Martin Amerika’yı, çok iyi bir anne ve ev kadını olan kız kardeşiniz değil, Nat King Cole, Ella Fitzgerald gibi şarkıcılar tanıtıyor dünyaya.” yanıtını verir. Nat King Cole ve Ella Fitzgerald’ı siyahi oldukları için özellikle anmıştır.
1960’larda önce caz şarkıcısı olarak sahneye çıkar. Fakat Anadolu ezgilerinin kendisine daha anlamlı mesajları olduğunu farkeder. Böylece Anadolu Pop müzik türünün ilk kadın temsilcisi olur. Türkiye İşçi Partisi’nin 1965 seçim müziği, Yarının Şarkısı parçasını seslendirir. 1966’da Fransa’ya siyasi sürgüne gitmek zorunda bırakılır. Kariyerin orada devam eder. 1987’de sahnelere veda eder.
Çevrem, annem dahil, kocalarının paralarıyla yaşayan ve elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan, şık ve gailesiz İstanbullu hanımlarla doluydu. “Burçak Tarlası” türküsündeki kadın ise çalışmaktaydı. Ağa için, “Bakın şu deyyusun kaç tarlası var!” dediğine göre, belki farkında bile olmadan, büyük bir doğallık içinde politik bir bilince sahipti.
Yine ağaya “Kalkar da giderim. Evini başına yıkar da giderim!” dediğinde ise, bence kurulu düzene başkaldırmaktaydı. Bu, ağaya tavır koyan Anadolulu gelin, zaten çocukluğundan beri asi bir karaktere sahip olan bana, çok yakın gelmişti.
Tülay German
Daha geniş bilgi için bkz:
–istanbulkadinmuzesi.org
-5harfliler.com
-bianet.org
1990’lar
Riot Grrrl
Tüm kalbimizle, kızların dünyayı gerçekten değiştirebilecek devrimci bir ruha sahip olduğuna inanıyoruz.
Riot Grrrl manifestosu
Hareketin ortaya çıkışında Punk konserlerine giden kadınların isyanları vardı: Kadınlar isyan ediyorlardı, çünkü Punk grupları ve hayranların çoğu erkekti. Konserlerde yoğun cinsel taciz yaşanıyordu. Bu yüzden, konserlerde kadın izleyiciler, erkek kalabalığın arkasında durmayı tercih ediyordu.
Riot Grrrl hareketi, ırkçılığa, engellilere ve yaşlılara yönelik ayrımcılığa, türcülüğe, sınıfçılığa, zayıfların dışlanmasına, cinsiyetçiliğe, anti-semitizme, heteroseksizme ve kapitalizmin tüm biçimlerine karşı bir tutum belirlediklerini ilan ettikleri bir manifesto hazırladılar.
Riot Grrrl hareketi, yalnızca feminist ve anti-kapitalist politikaları nedeniyle değil, müziğiyle de rock ve punk’ta gerçek bir devrimdi.
Daha geniş bilgi için bkz:
–cazkolik.com
2011
Pussy Riot
Pussy Riot’un performansları sanatsal araçlar kullanılarak yapılan siyasi veya muhalif eylemler olarak adlandırılabilir. Her iki durumda da performanslarımız, gücünü temel insan haklarına ve sivil haklara karşı kullanan bir siyasi sistemin baskısına karşı koyan bir tür sivil toplum faaliyetidir.
Nadeschda Andrejewna Tolokonnikowa
Her türlü kişilik kültüne ve hiyerarşiye karşı yaklaşık on genç kadının oluşturduğu özerk bir kolektif olan Pussy Riot grubu, kendilerini Riot Grrrl Hareketi’nin bir temsilcisi olarak görüyor. Metro istasyonları, otobüs damları veya Kızıl Meydan gibi halka açık yerlerde, kadın yüzünün ticari marka olarak kullanılması fikrine karşı oldukları için kar maskeleri kullandıkları ve canlı renkli kıyafetler giydikleri spontan yasa dışı performanslar yaparlar. Mart 2012’de tutuklanmaları, Rusya‘daki ve uluslararası medyada sanat, din ve siyasete dair çok sayıda tartışmaya neden olmuştu. Grup hükümetin yasal kürtaja yönelik yasal kısıtlamalar gibi kadın düşmanı politikaları nedeniyle kurulmuştu.
Daha geniş bilgi için bkz:
–magazine.bantmag.com
İllüstrasyon: Ada Tuncer (Ekin Sanaç, 1920’lerden Pussy Riot’a müzikte kadın direnişi, Bant Mag. No: 30, 2014.
2013
Beats By Girlz Global Network (We Make Noise)
Beats By Girlz kadınların, ikili cinsiyete sahip olmayanların ve eşcinsel kişilerin müzik prodüksiyonuna ve müzik teknolojisine erişimini artırmayı amaçlayan, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Müzik endüstrisinde cinsiyet eşitsizliğini azaltmaya kararlı müzisyen ve müzik teknolojisi uzmanı, Erin Barra tarafından kuruldu.
Kuruluş, dışlanmış gruplara müzik prodüksiyonu, şarkı yazımı ve ses teknolojisine erişim sağlayarak, cinsiyet eşitliğine sahip bir müzik dünyası yaratmayı amaçlıyor. Erkek egemen müzik endüstrisine karşı kampanya yürütüyor ve kadınların ve erkek olmayanların yaratıcı ve mesleki gelişimini destekliyor.
Elektronik müzik, şarkı yazımı, ses mühendisliği ve Ableton Live gibi müzik yazılımları da dahil olmak üzere müzik prodüksiyonunun çeşitli alanlarında atölye çalışmaları, kurslar ve mentorluk programları sunuyor.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve dünyanın diğer bölgeleri de dahil olmak üzere dünya çapında yerel düzeylerde aktif bölümleri vardır. Yalnızca kadınları değil, müzik endüstrisinde yeterince temsil edilmediğini düşünen herkesi destekler. Müzik endüstrisindeki çeşitliliği teşvik eder, cinsiyetleri, ırkları, sosyal geçmişleri veya arka planları nedeniyle dışlanan insanları güçlendirir.
Hareketin şu andaki adı “We Make Noise” olmuştur.
Daha geniş bilgi için bkz:
–mammabarra.com
–we-make-noise.org
–culture-civic.org
–blog.native-instruments.com
–instagram.com/kresendobiz
–blog.bpmmusic.io
2017
Keychange Girişimi
Keychange girişimi, 2015’te Vanessa Reed tarafından tasarlandı. 2017’de ise Avrupa Komısyonu’nun desteğiyle müzik endüstrisinde cinsiyet eşitliği sağlamak ve müzik festivallerinde daha fazla kadın sanatçıya yer vermek için yaşama geçirildi. Dünya çapında müzik festivallerinde %50 kadın sanatçı kotası, konferans panellerinde ve orkestra müzisyenleri ve besteciler arasında eşit oran olmasını hedefledi. Birçok festival bu girişime katılarak kadın sanatçılara sahnelerinde daha fazla yer açtı.
Daha geniş bilgi için bkz:
2021
EQUAL Programı (Spotify)
EQUAL programı, kadın sanatçıların global ölçekte eşit oranda temsil edilmesini sağlamak için Spotify tarafından başlatıldı. Kadın müzisyenlerin eserlerini öne çıkaran listeler ve kampanyalar yaparak onların müzik kariyerlerinin daha fazla görünür olmasını amaçlıyor.
Spotify, kadın sanatçıları öne çıkarmak için özel bir alan olan EQUAL Hub’u oluşturdu. EQUAL Global Müzik Programı, kadın sanatçılara kaynak ve fırsatlar sunuyor. EQUAL Global çalma listesi ve EQUAL yerel çalma listeleri aracılığıyla kadınların müziklerini güçlendiriyor.
Daha geniş bilgi için bkz:
–newsroom.spotify.com
2021
Kreşendo
Kreşendo sözcüğü, bir müzik eserinde seslerin daha da veya gittikçe güçleneceği anlamına gelir. Bizler de ismimizden aldığımız ilhamla, bir “hareket” yaratmayı; müzik sahnesinde gerçekleşecek dönüşümle çeşitliliği ve yaratıcılığı git gide güçlendiren bir toplumsal etkiyi hedefliyoruz. Çünkü biliyoruz ki, sesler birlikte güçlü.
Kreşendo Oluşumu
Hayatımızın sesi olan müzik toplumsal etki yaratmak için olarak güçlü bir araçtır. Haziran 2021’de Beats By Girlz Türkiye adıyla çalışmalarına başlayan Kreşendo, Türkiye’de kadınların ve dezavantajlı grupların müzik sahnesinde daha fazla yer bulmasına olanak sağlayan projeler geliştiriyor. Herkesin müziğe eşit katılımını hedefliyor. Türkiye müzik sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir norm olmasını hayal ediyor. Çok sesli bir müzik sektörü için sektördeki aktörleri güçlendirilyor. Müzik sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğinin norm olduğu çok sesli bir dünyayı hayal ediyor.
Daha geniş bilgi için bkz:
–instagram.com/kresendobiz
–www.culture-civic.org
–kresendobiz.com
–Benim Şehrim Benim Sesim III Belgeseli
Müzikle Direnmek ∞
Bu sergiden sonra müzisyen kadınların hikayeleriyle buluşmak ve müziği sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda bir direniş ve yaşama gücü olarak görenlerin dünyasına bir adım daha atmak isterseniz, Deniz Koloğlu’nun Müzikle Yaşayan Kadınlar kitabını keşfetmenizi öneririm. Koloğlu, bizi kitabında toplumsal cinsiyet kimliği üzerinden yapılan ayrımcılıklara rağmen sanatıyla var olan, kendini ifade eden ve müziğiyle ilham kaynağı haline gelen kadınlarla buluşturuyor. Bu kitap, müzisyen kadınların müziğe olan tutkularını ve bu yolda karşılaştıkları zorlukları gözler önüne sererken, bir yandan da direnişin müzikle buluşmasını anlatıyor.
Müzikle direnmek benim savunuculuğum
Toplumsal kalıplara ve baskılara karşı, kendimi ifade etme mücadelem, kadın müzisyenlerin yaşadıkları zorluklarla, örtüşüyor. Bu nedenle ben de müzikle direnen kadınlarla dayanışmak için sosyal medyayı kullanarak onların hikâyelerine destek oluyorum.
Beni İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi’nin sosyal medya hesaplarında takip edin.
Direnme ve diretme öykülerinden ilham almamız dileğiyle.
Deniz Doğan